07.11.2004
Kampta kalmaya karar vermiş, annesini görmüş ve gerçek kardeşlerini sonunda öğrenmişti. Athena’nın kızı olduğunu biliyordu artık. Derin nefes aldı ve ablası Rose’nin bunu nasıl bildiğini düşünmeyi bırakmaya karar verdi sonunda. Ne de olsa sonuçta bulamayacak ve sadece düşünmekle kalacaktı. Ama ne olursa olsun ona bir teşekkür borçluydu. Tabi ablasının öldüğü düşünülürse bunu hiçbir zaman ona söyleyemeyecekti. Üzüntüsünü bir kenara bırakmaya çalışarak dalgın bir şekilde ilerlerken kampta birden ahırdan gelen sesleri duydu. Tabi ya pegasuslar! Ona her zaman yalnız kalsan bile yanında olurlar ve dostun gibidirler dememişler miydi? Şimdi de kendine göre gerçekten söyledikleri gibi bir pegasus var mıydı ahırda merak ediyordu. Yönünü değiştirerek ahırlara doğru ilerlerken bir yandan da olmasını umuyordu boş sahipsiz bir pegasusun. Hem böylece başka birinden istemek zorunda kalmayacaktı. Aksine kendi bile pegasusa binmeyi öğrenebilirdi sonunda. Bütün kötü düşüncelerinden arınmış, gülümseyerek girmişti ahıra. İçeride o kadar çok pegasus vardı ki büyülenmişti adeta. Her renk pegasusun bulunduğu bu ahırda ilerlerken gözüne takıldı kahverenginin tüm tonları ile süslenmiş bu pegasus. Sanki etrafına ışık saçıyordu kendini belli edercesine. Vücudu açık kahverengi, kuyruğu koyu kahve tonuyla süslenmişti. Gözleriyse gri ve siyah tonları arasında değiştiğini fark etmişti Lia. Ve kanatları… Sanki her şeye inat parıldıyordu. Gri renginde olan bu kocaman kanatları pullarla süslenmiş gibi parlıyordu ve çok güzel bir tezat oluşturuyordu kendi rengiyle. Lia birden bire kendini pegasusun yanında buldu ve “Merhaba.” dedi sessizce. Biliyordu ki pegasuslar yalnızca Poseidon çocukları ile konuşuyordu ama pegasusun çıkardığı ses ona cevap verdiğinin göstergesiydi. Anlaşılan cidden de söyleneni anlıyordu bunlar. Lia bir an ne diyeceğini şaşırsa da tüylerini okşayarak “Sahibin var mı senin?” diye sordu cevap almayı umarcasına. Bir yandan da tüylerini okşamayı bırakarak masadaki küp şekerlerden birkaç tane alarak pegasusa uzattı. Pegasus keyifle yerken sahibinin olmadığını düşünüyordu. “Benim pegasusum olur musun? Magie?” dediğinde pegasus son şekerini de yiyerek Lia’ya döndü ve ses çıkardı. İşte bu kadardı! Sonunda tamda istediği gibi bir pegasusa sahip olmuştu. Mutlulukla ahırdan çıkmadan önce “En kısa zamanda yine yanına geleceğim.” dedi, son kez pegasusuna sarıldı ve kulübesine doğru ilerlemeye başladı. Bu olanları bir an önce günlüğüne yazmak istiyordu.