Heroes Of Olympus
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Heroes Of Olympus

Yunanlı ve Romalı melezler karşı karşıya geliyor, güçler çarpışıyor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kurgu 1: Alaska'ya Karşı.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Demeter
Yönetici | Tanrı/Tanrıça
Yönetici | Tanrı/Tanrıça
Demeter


Lakap : Mevsimler ve Anne Sevgisi Tanrıçası.
Mesaj Sayısı : 111
Drahmi : 165
Kayıt tarihi : 21/10/11

RP Puanı
RP Puanı:
Kurgu 1: Alaska'ya Karşı. Left_bar_bleue100/100Kurgu 1: Alaska'ya Karşı. Empty_bar_bleue  (100/100)

Kurgu 1: Alaska'ya Karşı. Empty
MesajKonu: Kurgu 1: Alaska'ya Karşı.   Kurgu 1: Alaska'ya Karşı. Icon_minitimeC.tesi Kas. 05, 2011 12:11 pm

    Yunan Kampı.
    Demeter sarı saçlarını arkaya atmıştı, Büyük Ev'in içerisinde dört dönüyordu. Ne yapacağını bilemez bir haldeydi, o anda Yunan Kampı'nda bulunan hiç kimse de ne yapılması gerektiği hakkında bir fikre sahip değildi. Kamp danışmanı Kheiron, sandalyesinde oturmuştu ve düşünüyordu. Daha önce karşılaşmadıkları kadar ilginç bir problemdi bu. Zor, aşılması güç. Melezlerin bütün hayatının seyrini değiştirebilirdi şimdi alınacak karar. Doğru düşünülmesi gerekiyordu, birkaç kişinin kamp müdiresine akıl vermesi gerekiyordu. Buradaki en yetkili güç o olabilirdi ama o anda o bile düşünemiyordu. Athena'ya başvurabilirdi, Bilgelik Tanrıçası dostunun yardımını ondan esirgemeyeceğini düşünüyordu fakat her türlü melezlerin yardımına ihtiyaç duyulduğunu biliyordu ve öyle ya da böyle melezlerden yardım istemeliydi. Büyük Ev'in balkonuna çıktı, kamp meydanında gülüşüğ eğlenen melezlere baktı. Az ötede kavga eden Ares ve Athena melezlerini de görüyordu. Derin bir iç çekerek Kheiron'a döndü. Üzerindeki elbiseyi düzelttikten sonra boğazını temizledi. Söylemeye dili varmıyordu, bu zavallı yarı tanrıların çektikleri yetmiyormuş gibi bunların üstüne yenileri eklenecekti. Ellerini birbirine kavuşturdu, at adamın gözlerinin içine baktı ve başını onaylarcasına salladı. Vakti gelmişti, bütün melezleri tehlikeye attığını biliyordu ama şu ana kadar kaç tane melez Olimpos'un geleceği için ölmüştü. Anne sevgisi tanrıçası, melezleri en çok sevmesi gereken tanrıça da bu değerleri bir kenara koyarak melezleri bir piyon olarak sunacaktı canavarların önüne. Asla karşılaşmaması gereken iki büyük güç çarpışabilirdi fakat bunu göze almak zorundaydılar. Tam karşılarında kendilerine bakarak duran bir meleze döndü Demeter. Bu olayı bir tek o biliyordu. Kendi kızıydı, kampın en küçüklerindendi. Yanakları al al, saçları sarıyla kahverengi arasında gidip gelen kızının yanına gidip saçlarını okşadı. Kızının yanağına bir öpücük kondurduktan sonra kızının kulağına fısıldadı. "Tamamdır kızım." Bu lafı söylemesiyle Veronique'in Büyük Ev'den fırlaması bir oldu. Demeter Kulübesi'nin en minik üyesiydi, aynı zamanda kulübe lideriydi. Demeter'in şu anda göz bebeğiydi, bu yaşına karşın kampta en çok etkinliği olan kişilerden biriydi. Şimdi de bütün melezleri Büyük Ev'in önüne çağırmakla görevlendirilmişti, o sırada Demeter de odasına geçti ve kararını konseye bildirmek için elini şıklattı.

    Roma Kampı.
    Yunan Kampı'ndakinden farklı olarak, burada yargıçlar Lupa ve kurtlardan sonra en yetkili kişi konumunda olduğundan, şimdilik XII.Lejyonun iki yargıcına kalmıştı bu büyük yük. Alaska'ya, Tanrılar'ın umursanmadığı o mekana, Tanrılar'ı korumak için bir karar vermeleri gerekiyordu. Bu büyük bir karardı ve iki yarı tanrının omuzları üstüne binmişti bu yük. Demeter'den farklı olarak onların Yunanlı melezlerden haberleri yoktu. Bu yüzden, aslında Demeter'den yani bir ilahi varlıktan çok daha kolay bir durumdaydılar. Diana, Marcus'un tek arkadaşıydı beraber XII.Lejyonu yönetiyorlardı. Kamptaki en deneyimli melezlerdi, bu deneyimden kaynaklanan bir güç de vardı elbette. Özellikle ebeveynleri, biri Roma'da el üstünde tutulan Savaş Tanrısı Mars'ın kızıydı diğeri de Tanrılar Tanrısı Yüce Jüpiter'in oğluydu. Sarı saçlarını geriye attı Diana, düşünüyordu. Alaska'daki bu durumu nasıl düzeltebilirdi? En güçlü ekibi toplaması gerekiyordu, babasının izinden gidip en ön safta yer alması gerekiyordu. Aynı şey Marcus için de geçerliydi, bu çıkmazdan nasıl kurtulabileceklerini düşünüyorlardı fakat eninde sonunda bir fikre ulaşacaklarına da inanıyorlardı. Önce her kohorttan birer kişi götürmeyi düşündüler fakat sonradan bu plan akıllarına yatmadı. Bir strateji belirleyip ona göre hareket etmeleri gerekiyordu. Canavarları nasıl yenebilirlerdi? Bu onlar için zor olmamıştı hiçbir zaman ama bu sefer bambaşka bir yere gideceklerdi. Tanrılar'ın kabul görmediği Amerika'nın tek eyaleti -sayılan- Alaska'ya, yeniden uyanışa geçen canavarları öldürmeye yok etmeye kimleri göndereceklerdi? Bunun için biraz düşünmeleri gerekiyordu, iki yakın dost masalarına geçtiler ve konuşmaya başladılar. Teknik ekiplerini hazırlayıp bu maceraya çıkacaklardı.

    Yunan Kampı.
    Demeter yeşil gözlerini kırpıştırdı, her zamanki sevecen edasından sıyrılarak Büyük Ev'in balkonuna çıktı ve açıklamasını yapmaya başladı. Bütün melezler aralarında konuşuyordu kendi sözünü dinletmek için kendi yolunu kullanmaya karar verdi ve bir el hareketiyle balkondan insan yiyen bir bitki yarattı. Çıkardığı seslerle melezleri ürküten bitkiyi Demeter'in yarattığını görenler küfürlerini kesip sustular. Bu durum asıl korkulması gereken durumdu fakat melezler bunun Demeter'in bir uyarısı olduğunu anlayacak kadar tanıma fırsatı yakalamışlardı kamp müdiresini. Mevsimler Tanrıçası, Veronique'i gözleriyle buldu ve ona teşekkür edercesine gülümsedi. Kampın maskotu haline gelen bu küçük kız sayesinde ne işler başardığını kendisi bile sayamıyordu. Üzerini düzelttikten sonra sesini tazeledi ve konuşmaya başladı. "Merhaba yarı tanrılar." dedi sesindeki endişeyi belli ederek. Bir anda fısıldaşmalar başlayınca sesini yükselterek konuşmasına devam etti. "Bir melez kurulu oluşturmamız gerekiyor. Kuruldan kastım bir grup. Alaska'ya gidilmesi gerekiyor." diyince birden bire fısıltılar yükseldi, bağırışmalara dönüştü. Demeter melezleri kendi haline bıraktı bir süre, anlıyordu nasıl hissettiklerini. Kesinlikle aralarından en yiğit olanlar çıkacaktı ve muhtemelen (maalesef ki) orada öleceklerdi. İşin Romalı kısmı da vardı tabi ki. Romalı melezlerle karşılaşmamalarını dilemekten başka yapabileceği hiçbir şey yoktu bu müdirenin. Sadece karşılaşmamalarını umut edecekti. "Detaylarını Büyük Ev'de konuşacağız. İlk ve umarım son kez olmak üzere toplantının başında ben bulunacağım. Kulübe liderleri, lütfen bu grup dağıldıktan hemen sonra konseye gelsin." dedi ve bir süre balkondan zavallı melezleri izlemeye başladı. Eğer kamp müdürü eskisi gibi Dionysos olsa, bunu hiç sorun etmeden gözü kapalı bir şekilde onları yollardı. Bilgelik Tanrıçası Athena, kendi çocuklarını bile stratejisi dahilinde Alaska'ya gönderirdi. Nemesis çıkarları için gözünü yumup buradaki bütün melezlerin ölmesini sağlayabilirdi. Ne kadar istemese de Demeter de bunu yapacaktı, onlardan hiçbir farkı kalmayacaktı. Yavaş adımlarla konseye doğru ilerlemeye başladı. Az buçuk olacakları biliyordu, içinden tekrarladı.

    "Zeus'un askerleri Alaska'ya gidecekler,
    Jüpiter'inkiler de boş durmayacak.
    İstemeden birbirleriyle görüşecekler,
    İki taraf da bundan hoşnut olmayacak.
    Canavarlarla savaşmaya gelenler,
    Birbirleriyle vuruşacak.
    Fakat sonradan piyonlar,
    Kaderi değiştirecek."


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kurgu 1: Alaska'ya Karşı.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kurgu 1: Alaska'ya Karşı Kurgusu İçin
» Bir Romalı, Bir Yunan ve İki Kurgu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Heroes Of Olympus :: Genel :: Kurgular :: Yan Kurgular-
Buraya geçin: