Bir Romalı, Bir Yunan ve İki Kurgu

Ayrı ayrı yazmakla uğraşamayacağıım genşler. Buyurun Verona ve Miranda'nın kurgularına;

Miranda Isabelle Hemingway
Miranda Fransa'da doğmuştur. Annesi Angela Marceau, anne tarafından Alman, baba tarafından Fransız kökenlidir. Kendisini Parizyen olarak görür ve bir tam anlamıyla bir Parizyendir. Üniversiteyi İngiltere Oxford'da okuyan Angela, İngiliz edebiyatı hocasına aşık olur. Onunla görüşebilmek için çırpınırken, kendisini hocasının asistanı Johnny Hemingway olarak tanıtan Tanrı Poseidon'la tanışır. Johnny'le görüşmeye başlayınca herkesi unutur ve sırılsıklam ona aşık olur. Uzun süre görüşürler fakat Tanrı Poseidon gerçeği söylemeden Angela'dan ayrılır. Ayrılmalarından sonra hamile olduğunu öğrenen Angela Johnny'e olan aşkından çocuğu doğurmaya karar verir ve okulu bırakarak Fransa'ya geri döner. 1994 senesinde Miranda dünyaya gelir ve Angela ona William'ın soyadını verir. Ne var ki, Miranda 3 yaşındayken evlerine giren Furia tarafından kaçırılır. Angela kızının kaçırıldığını polislere bildirir ve deli gibi onu aramaya başlar. Yaklaşık 2 ay sonra Johnny sandığı Poseidon kapısını çalar ve ona bütün gerçekleri anlatır. Miranda'yı Furia'dan kurtardığını ve Melez Kampına gönderdiğini orada güvende olacağını, eğer dış dünyaya çıkarsa onun sonunun olacağını söyler. Angela her ne kadar inkar edip inanmak istemese de karşısındaki adamın son derece ciddi olduğunu görür. Onun sözünü dinlerek, kızına daha yakın olabilmek için Amerika'ya Los Angeles'e taşınır. Miranda 10 yaşındayken dış dünyaya adım atar. Ve o günden beri tatilleri hep annesiyle birlikte geçirir.

Verona McIntrye
Verona'nın babası Nicholas McIntrye, İngiltere'de doğmuş ve büyümüştür. Üniversiteyi bitirdikten sonra İngiliz dili ve edebiyatı profesörü olarak üniversite de ders vermeye başlar. Bir gün Romeo ve Juliet üzerine tez haberi hazırlamak için İtalya, Verona'ya gider. Juliet'in evinin önünde haberini hazırlarken, güzeller güzeli bir kadınla karşılaşır ve ilk görüşte ona aşık olur. İsmi Minnie olan kadın Nicholas'ın aşkına karşılık verir ve İtalya'da birlikte yaşamaya başlarlar. Bir yıl içinde Nicholas hayallerindeki kadının o olduğuna inanır ve evlenme teklifi eder. Evlenme teklif ettiği gece Minnie ona hamile olduğunu ve evlenmek için biraz beklemeleri gerektiğini söyler. Nicholas herşeyden habersiz bunu kabul eder. Doğumun yaklaştığı günlerde Minnie bir not bırakarak Nicholas'ı terkeder. Nicholas derbeder sevdiği kadının ihanetini atlatamayacağını düşünürken, yaklaşık bir yıl sonra Minnie'yi elinde bebekle kapısında bulur. Minnie ona olan aşkından bütün gerçekleri tek tek anlatır ve kendisinin Tanrıça Minerva olduğunu fakat onunla birlikte olamayacağını söyler. Zamanı geldiğinde çocuğu Roma Kampına yollaması gerektiğini de ekleyerek oradan ayrılır. Nicholas Minerva'yla tanıştıkları yerin ismini onun anısına kızına verir. Verona 11 yaşındayken, Nicholas evlerinde çıkan tuhaf yangında hayatını kaybeder. Reşit olmadığı için Sosyal Hizmetler Verona'yı İtalyadaki bir yetimhaneye yerleştirir. Babasının sakladığı gerçeklerden bir haber, yetimhaneden kaçar ve dış dünyada hayatta kalmaya çalışır. Şehirden uzaklaştığı bir gün iki Romalı çocukla karşılaşır. Şans eseri çocuklar onun da bir melez olduğunu anlarlar ve böylece Verona'yı Roma kampına getirirler.

Benimle kurgu oluşturmak isterseniz ilanlarda bulabilirsiniz.

Yazalım kardeşiim