Hala Her Şey Çok Karışık.

Kafasında karışıklıklar ve bir sürü soruyla göl kenarında oturuyordu Jacqueline, kafası çok karışıktı. Yetimhanede arkadaşlarıyla küçük bir doğum günü partisi yaparlarken karşısına çıkan canavarlardan onu kurtarmak için gelen satirin yardımıyla gelmişti kampa Jacqueline, ardından öğrendiği annesinin Kar Tanrıçası Khione olduğuydu. Daha önce hiç görmediği ve görmek için her şeyini feda edebileceği annesinin kim olduğunu sonunda öğrenmişti, o bir tanrıçaydı. Annesinin kim olduğunu öğrenmesi onu mutlu etmişti ama annesi bir tanrıçaydı ve çok yoğun olabilirdi belki onu görmek istemeyebilirdi. Khione'un fazla melezi olmadığını söylemişlerdi, hatta Jacqueline'in Khione'un tek melezi olma olasılığı bile vardı. Bu pek umurunda değildi aslında ama hala annesinin bir tanrıça olduğunun şaşkınlığını üzerinden atabilmiş değildi. Gözlerini kapattı, o sırada esen hafif rüzgar Jacqueline'in siyah saçlarını havalandırdı. Buraya kafasını boşaltmak için gelmişti, ama nedense yalnız kalınca aniden kafasında daha fazla soru birikmişti. Atmak istiyordu tüm soruları, dertleri, annesini bulmuştu daha ne isteyebilirdi ki? Sevineceğine neden içinde bir sürü sıkıntı olmuştu? Geçmişte yaşadığı sıkıntıları atmalıydı öncelikle kafasından, burada ki yepyeni yaşantısına ayak uydurmaya çalışmalıydı. Hiçbir zaman uyum sıkıntısı yaşamamıştı, buraya da kolayca alışabileceğini düşünüyordu. Sonra kampı gezerken gördüğü kılıç ve okçuluk antrenmanları yapan ve tecrübeli olan melezler gibi geliştirmeliydi kendini. Çok çalışmalıydı ve kamptaki diğer melezlerle arkadaşlık kurmalıydı, arkadaşlık kurarsa kampa daha çabuk alışırdı. Tabii bunu dinlendikten sonra yapacaktı, yani yarın yeni bir güne başlarken. Oturduğu yerden kalkıp kulübesine yürürken de yarın yapacaklarını düşünmeye başlamıştı.