Heroes Of Olympus
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Heroes Of Olympus

Yunanlı ve Romalı melezler karşı karşıya geliyor, güçler çarpışıyor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yanlış mekan.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Diana Blake Daryn
Mars Çocuğu | XII. Lejyon'un II. Yargıcı
Mars Çocuğu | XII. Lejyon'un II. Yargıcı
Diana Blake Daryn


Lakap : Cesaretin varsa?
Mesaj Sayısı : 101
Drahmi : 69
Kayıt tarihi : 26/10/11

Yanlış mekan. Empty
MesajKonu: Yanlış mekan.   Yanlış mekan. Icon_minitimePerş. Ekim 27, 2011 9:31 pm

"Pis görünüyorum." diye söylendi kız üzerindeki tozlu mor tişörte bakarken. Sarı saçları parlaklığını yitirmeye başlamış, yüzü uzun zamandır sokakta yaşayan bir çocuğa benzemeye başlamıştı. Mars'ın çocuğu olarak, güzellikten çok savaşa önem veren bir kızdı Diana. Fakat annesinin onu yetiştirdiği tarzı da unutmuş değildi. Güzel görünmenin her zaman önemli olduğunu söylemişti annesi. Diana onun doğru söylediğini, on yedi yıllık hayatı boyunca pek çok kez görme fırsatı bulmuştu. Elinden, doğru düzgün bırakmadığı imparator altını mızrağını yere bıraktı. Ayağa kalkıp kıyafetlerini düzeltirken, hamama gitme vaktinin geldiğine emindi. Yüzündeki bıkkın ifadeyi saklamaya, şimdilik gerek duymuyordu. Canı hamama gitmek değil, canavar ya da benzeri şeyler öldürmek istiyordu. Yine de bunun onun için tehlikeli olduğunu bilecek kadar da zekiydi kız. Üstelik Lupa'dan izinsiz çıkması, hayatı için kötü olabilirdi. Uzun zamandır lejyonda bulunuyordu ve bu çoğu kuralı öğrenmesi için yeterli bir süreydi. Eli, dolabının ahşabına değdiğinde düşüncelerinden sıyrıldı. Normalde asık olan suratı, kendisinden olan hoşnutsuzluğunu belli ederek biraz daha asıldı. O çok düşünceli bir kız değildi. Aptal değildi, ama zamanını lejyonunu düşünerek geçirmezdi. Dolabın kapağını açtıktan sonra, kendisini sadece hamama ve temizlendikten sonra ne yapacağını düşünmeye odakladı. Dolabının köşesinde, onları yerleştirdiği yerden kendisine resmen onu giymesi için yalvaran mayolarına baktı. Belki de deliriyordu Diana. Görünüşü, on beş yaşından sonra kız için her şey demek olmuştu. Bu da bazen ukala tavırlarına ya da deli gibi gözükmesine sebep olacak davranışlara yol açıyordu. En sonunda lacivert mayosunda karar kılarak onu diğerlerinin arasından çıkardı. Hızlı bir şekilde üzerindeki kirli kıyafetleri çıkardıktan sonra mayosunu giyinmeye başladı. Giyindikten sonra dolabının yanında bulunan aynasının karşısına geçti Diana. Belki bu mayoyu giyerek yüzlerce kez aynı manzaraya bakmıştı, yine de bakmaya devam ediyordu. Her zaman, Venüs'ün çocuklarından biri olabileceğini düşünmüştü kız. Yine de şimdiki halinden de memnundu. Babasının Mars olmasından gurur duyuyordu ve bunu hiçbir şeye değişmezdi.

Beşinci kohortun kapısını kapattıktan sonra, elinde tuttuğu havlusunu beline sardı ve her zaman takındığı sert ve biraz da ukala havasına büründü. Principalis Geçidi boyunca ilerlerken barakalara bakıyordu. Yolculuk manzarasının pek çeşitli olduğu söylenemezdi. Diana, artık ezberlediği bu yolda, gözü kapalı bile yürüyebileceğini düşünüyordu. İlerlerken, kohortunun en kötü yanını bulduğunu düşündü. Uçta olduğu için hamama uzaktı, bu da kızın daha çok yürümesi gerektiği anlamına geliyordu. Mayolu yürümek sorun değildi, hatta durumu düşünülünce, Diana vücudunu sergilemekten zevk alırdı. Yine de, asıl sorun ayağındaki sandaletleri ve yanında taşıyamayacağı için odasında bıraktığı mızrağıydı. Kızın mavi gözleri, her zaman bir tehlike beklercesine açık ve çevresini iyi görebilmek amacıyla kısılmış olurdu. Bu durumu, sadece hamama giderken bozardı. Ve Diana'yı bu yaptığından daha çok rahatsız edecek bir şey yoktu. Kız, silahı olmadan dövüşmeyi elbette ki biliyordu, o Mars'ın çocuklarından biriydi. Yine de, üzerinde hiçbir kıyafet yokken hissetmediği kadar, silahı yokken çıplak hissediyordu kendini. "Bunları düşünmeyi bırakmalıyım artık." dedi kendi kendine. Kimsenin duymayacağından emin olmak için çevresine bakındı. Onu izleyen birkaç erkek melez dışında, herkes kendi halinde görünüyordu. Diana rahat bir nefes aldıktan sonra sağ tarafında kendini gösteren Practoria Kapısı'na baktı. Bu onun hamama yaklaştığını gösteriyordu. Kız, bunun getirdiği mutlulukla daha hızlı yürümeye başladı. Çevresine bakmayı da bırakmıştı artık, işini hızla bitirip kohortuna dönmek istiyordu. Geçidin sonuna gelirken bir kez daha sağa girdi. Güneş, tepede alanı iyice ısıtmaya başladığı sırada, kız tam zamanında geldiğini düşünüyordu. Sonradan terlemesi durumunda her şey çok daha kötü olurdu. Gökyüzüne bakmaya devam ederek, diğer havlulu ve mayolu çocukları hızlı bir şekilde geçtikten sonra bacalarından dumanların çıktığı ve su seslerinin eksik olmadığı hamamdan içeri girdi. Diana bir süre ilerlemişti ki daha önce fark etmediği bir şeyi anladı. Güneş ve onun sıcağından kaçmak için diğer melezleri ittirerek hızlı bir şekilde içeri girerken yanlışlıkla erkeklerin hamamına girmişti. Bir anda olduğu yerde kaldığı için, ıslaklık yüzünden neredeyse kayıyordu. Son anda dengesini sağlayan kız, içeri girdiğinde beline sarmaktan vazgeçip eline aldığı havluyu düşürmüş gibi yaptı. Buraya yanlışlıkla girmiş olabilirdi belki, fakat hemen çıkmaya niyeti yoktu. Lejyondaki erkeklerin çoğu onu tanıdığı için, ilk başta şaşırsalar da sorun etmeyeceklerdi. Kız bir süre çevresine bakındıktan sonra, tanıdık bir yüze doğru ilerledi. Marcus'a verdiği hafif baş selamının ardından gülümsedi ve arkadaşının yanına oturdu. "Selam Marcus, görünüşe bakılırsa yanlış yere geldim. Yine de bir süre kalmamın sorunu olmaz değil mi?" soruyu sadece sormuş olmak için sormuştu, herkes biliyordu ki sorun olacağı söylense bile o, orada kalacaktı. Diana gülümsemesini içten tutmaya çalışıyordu, yine de bu çoktan oluşmuş kurnaz ifadenin kaybolması için yeterli değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Jüpiter'in Oğlu | I. Kohort | XII. Lejyon'un Yargıcı
Jüpiter'in Oğlu | I. Kohort | XII. Lejyon'un Yargıcı
Marcus L. Stanislaus


Lakap : şakaydı sanırım bu?
Mesaj Sayısı : 1
Drahmi : 5
Kayıt tarihi : 24/10/11

RP Puanı
RP Puanı:
Yanlış mekan. Left_bar_bleue100/100Yanlış mekan. Empty_bar_bleue  (100/100)

Yanlış mekan. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış mekan.   Yanlış mekan. Icon_minitimeCuma Ekim 28, 2011 10:02 am

Yavaş adımlar ile yattığı yerden doğruldu Marcus. Günlerdir kendisini diğer melezlerden saklamak için bir yol arıyordu adeta. "Tüm bedenimi ele geçiren o gücü tekrar ortaya çıkarmak için nelerimi vermezdim ki..." diye düşündü. Yine de bu gücü ortaya çıkarmak için gerekli ortam bulamamıştı, o günden beri... Son günlerde hissettiği şeyler vardı. Bu hissin pişmanlık olmadığını biliyordu Marcus. Sadece bir şeyleri yarım bıraktığını düşünüyordu. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bu kampla mı ilgiliydi? Bunu sadece zamanın göstereceğini biliyordu Marcus. Zihnini toparlamaya çalışarak birkaç adım ilerledi. Çok adam öldürmüştü, biraz temizlenmesi gerektiğini düşündü. Dolabını açtı ve içinden klasik bir şort çıkardı. Hamama gidip biraz rahatlaması gerekiyordu. Son günlerde güç elde etme konusunda çok atılgan davranıyordu, bu da onu hem ruhen hem bedenen yıpratmıştı. Tabii kas ağrılarını da yabana atmaması gerekiyordu. Sessizce Kohort'undan çıktı ve kampta ilerlemeye başladı. Bazı melezler yapılacak etkinlik için kalenin inşaatına başlamışlardı. Bazı melezler ise forumda oturup birbirlerine kesip biçtikleri birkaç güçsüz canavarı ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Ah, kendisine çevrilen gözleri de unutmaması gerekiyordu. Bazıları korku ile bakıyordu ona. Bazıları gücüne gıpta ediyordu ve bazıları ise ona sadece acıyorlardı. Nasıl olduğunu bilmese de tüm akrabalarını öldürdüğünü bütün kamp öğrenmişti. "Kahrolası kahinler..." diye düşündü Marcus. "Her zaman çok fazla konuşurlar..." Kendine çevrilen bakışlara hiç karşılık vermeden ilerlemeye devam etti. Simsiyah gözleri ileri bakıyordu, rüzgar saçlarını süpürürken hamamlara yaklaşmıştı Marcus, boş olmasını umarak...

Hamamın içerisine girdiğinde boş olmadığını görünce gözlerini devirdi. Düşünmesi gerekiyordu, rahatlaması gerekiyordu ve en önemlisi de; ortamın rahat ve sakin olması gerekiyordu. Birbirleriyle şakalaşan ve gürültü yapan melezlere dikti gözlerini. "Bakın pislik herifler..." Sert bir giriş yapması, tüm gözlerin ona dikilmesini sağlamıştı. Simsiyah gözlerinden sanki alevler saçarak etraffı tarıyordu Marcus. Konuşmasına hiç ara vermeden devam etti. "Eğer ben buradayken bir çıt bile çıkarırsanız, boynunuzu kırarım; ki bunu yapmakta hiç zorlanmayacağımı, hatta bundan zevk bile alacağımı sakın unutmayın!" dedi. Birkaç kişinin kalkıp da ona karşı çıkacağını düşünmüyordu Marcus. Bir an orada bulunan herkesi öldürdüğünü düşündü. Çıplak elleriyle boyunlarını kırıyor ve onları boğuyordu. Gözleri boşluğa dalmışken, bir sıcaklık vücudunda yavaş yavaş dolaşmaya başladı. Kafasını iki yana sallayıp dikkatini topladı. "Burada olmaz..." diye düşündü Marcus. "En azından şimdilik..."

Şortunu çıkardı ve kendini ılık suyun içine bıraktı. O an için kafasında hiçbir şey yoktu. İlk önce biraz temizlenip kafasını toparlamalıydı. Kafasını arkaya yasladı ve derin bir nefes aldı. Sıcak su kaslarına iyi gelmişti, yavaş yavaş gevşediğini hissediyordu. Bedenindeki kas ağrıları yerini yavaş yavaş hafif sızılara bırakıyordu. Bugün hissettiği şeyin ne olduğunu kestirmeye çalıştı. Bir şeyleri yarım bıraktığı aşikardı. Birinin varlığını hissetmişti aniden. Her ne kadar nasıl olduğunu bilmese de, varlığını hissettiği kişi ile arasında özel bir bağ vardı. O kişi de, adı her ne ise, Marcus'u fark etmişti. "Umarım delirmiyorumdur." diye düşündü Marcus. "O kişi her kim ise, muhtemelen öldürmediğim biri. O gün şölenden kaçabilen biri..." Biraz daha düşündükten sonra bunun tam olarak doğru bir kanı olmadığını düşündü. "Hayır hayır, o şölenden kimse kaçamadı. Kusursuz bir plandı ve herkesin öldüğünden de tam beş kere emin oldum. O halde bu kişi, şölene katılmamış biri olmalı." diye düşündü. Aslında bu da kendisini pek tatmin etmiyordu. Şölen günü yaşadıkları bölgede kimse kalmazdı ve onlar ile yaşamayan bir akrabası, tek başına hayatta kalamazdı. Muhtemelen canavarlar onu milyonlarca parçaya ayırırlardı. Düşünce seli beynini işgal etmeye devam ederken birinin daha içeri girdiğini duydu; lakin kimin girdiği onun umurunda bile değildi. Bu yüzden bakmaya tenezzül etmedi, fakat ayak sesleri kendisine doğru yaklaşıyordu.
"Selam Marcus, görünüşe bakılırsa yanlış yere geldim. Yine de bir süre kalmamın sorunu olmaz değil mi?" Ah, bu sesin sahibini tanıyordu. Kamptaki sevdiği tek insan, Diana... Muhtemelen Marcus'u seven tek kişi de Diana olmalıydı. Tabii birkaç tane çıplak erkeğin arasına girmeye cesaret etmesi de, onu şaşırtmıştı. Diana'nın üzerinde tüm vücut hatlarını belli eden bir mayo vardı ve bu onun üstüne çok yakışıyordu. Her ne kadar çok soğukkanlı birisi olsa da Marcus yutkundu. Sonrasında rahat davranması gerektiğini düşündü ve hafifçe gülümsedi. "Sorun mu? Tabii ki olmaz." dedi. Bu sırada, Diana'ya bakan diğer melezlere onları öldürecekmiş gibi bir bakış attı. Melezlerin kafalarını diğer yöne çevirmeleri bir saniye bile almamıştı. "Sanırım sen de benim gibi temizlenmeye geldin; lakin o üstündekiler senin temizlenmeni engeller." dedi kısık bir sesle. Bu sırada hiç düşünmediği bir şeyi yaptı. Marcus, ağzından yükselen kahkahaya engel olamamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diana Blake Daryn
Mars Çocuğu | XII. Lejyon'un II. Yargıcı
Mars Çocuğu | XII. Lejyon'un II. Yargıcı
Diana Blake Daryn


Lakap : Cesaretin varsa?
Mesaj Sayısı : 101
Drahmi : 69
Kayıt tarihi : 26/10/11

Yanlış mekan. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış mekan.   Yanlış mekan. Icon_minitimeCuma Ekim 28, 2011 9:16 pm

    Soruyu öylesine sormuş olabilirdi fakat Marcus'un sorun olmadığını söylemesinin ardından gülümsemesinin genişlemesine engel olamadı. Onların haricinde, kendisini izleyen erkek melezlerin hala farkındaydı. Fakat Marcus'un onları öldürecekmiş attığı kötü bakıştan sonra başlarını çevirdiklerini de görmüştü. Bu kızda sessiz bir kahkahaya sebep olurken, yanında oturan arkadaşının konuşmasıyla yeniden ona döndü. "Sanırım sen de benim gibi temizlenmeye geldin; lakin o üstündekiler senin temizlenmeni engeller." Marcus, cümlesinin ardından tüm hamamda yankılanan kahkahasını atarken Diana gözlerini devirdi. Ama o hali kısa sürmüştü. Çok geçmeden dudaklarını büktü ve üzerindeki mayoların varlığını yeni fark ediyormuş gibi yaparak ayağa kalktı. Bu onun özelliği gibiydi, gösteriş ve rol yapmayı severdi. Aile kanlarında Venüs ile bağı olan birinin bulunup bulunmadığını merak etti kız. Tanrıça ile o kadar çok benzer özellikleri vardı ki! Mars onu bir yıl önce sahiplendiğinde Diana buna inanmamıştı. Neredeyse herkes, onun Venüs'ün kızı olduğundan emin gibiydi. 'Şimdi bunu düşünmenin sırası değil.' diye hatırlattı iç sesi ona. Kız, bunu onaylamak istercesine yavaş yavaş mayosunu çıkarmaya başladı. Diğer erkek melezlerin de daha fazla dayanamayıp ona bakmaya başladıklarını görebiliyordu. Sonuçta onlara hak verebilirdi Diana. Bir daha ne zaman bir kız soyunabilirdi ki karşılarında? Belki büyüyünce. Ama şimdilik, Diana tekti. Kendini beğenmiş gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve mayosunun son parçasını da yere attı. Onların önünde tamamen çıplak halde dikiliyordu şimdi. Marcus'u bile etkilediğini biliyordu, en azından öyle düşünüyordu.

    Bir süre kesilmeyen bakışlar altında öyle kaldıktan sonra gülümsemesi yok olmaya başladı. İlgiden hoşlanan bir kız olmasına rağmen Diana bunaldığını hissediyordu. "Pekala, bu kadar yeter! Her ne yapıyorsanız onu yapmaya devam edin." sesindeki emir verici ton, bir bakıma eğer dediği yapmazlarsa oradaki herkesi döveceğini ima ediyordu. Artık tüm gözlerin ona dönük olmadığını görünce gülümsemesi geri geldi ve yere attığı mayolarını alıp kenara bıraktı. Geri döndüğünde ona bakmaya devam eden tek kişi Marcus'tu, diğerleri kaçamak bakışlar atmayı bile bırakmıştı. Diana arkasını döndüğünde ne olduğunu merak etti. Bir dakikayı geçmeyen bir sürede çevresine bakındıktan sonra ayağını sıcak suyun içine soktu. Kaymamaya özen gösteriyordu, eğer kayarsa tüm itibarı yok olurdu. Roma Kampı'nda her şey hızlı yayılırdı. O olayın da çabuk duyulacağından emindi Diana, kendisi ile dalga geçen çocukların görüntüsü şimdiden zihnine dolmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldı. Son zamanlarda kendisine ne olduğunu bilmiyordu, sürekli rezil olacağı korkusunu yaşıyordu. Marcus'un yanına otururken, düşüncelerden arındırmaya çalıştı kendini. Sıcak su kıza iyi geliyordu. Mars'ın Neptün ile arasının nasıl olduğundan emin değildi. Bir Romalı olarak da denizi sevdiği söylenemezdi. Yeniden derin bir nefes aldı Diana. Suya girdiğindeki rahatlık uçup gitmiş, yeniden gerilmişti. Bir türlü dikkatini odaklayamıyordu bir şeye. Belki diğer melezlerin çoğunda bulunan DEHB özelliği kızda görünmeye başlamıştı. Her ne oluyorsa, çabucak kurtulmak istiyordu ondan. Tüm düşüncelerine rağmen yüzündeki gülümsemeyi bozmamaya çalışarak Marcus'a çevirdi başını. Eli dizinin üstünde ritim tutuyordu, bu da kızın sabırsızlığını gösteriyordu. "Burada saatlerce böyle durmayı düşünmüyorsun değil mi?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yanlış mekan.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mekan Ekleme

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Heroes Of Olympus :: Roma Kampı :: Hamam :: Erkekler Hamamı-
Buraya geçin: