Nêve Candace Cymbeline Athena Çocuğu
Lakap : CC, Bayankuş asdfghjk Mesaj Sayısı : 129 Drahmi : 89 Kayıt tarihi : 26/10/11
| Konu: evine hosgeldin Ptsi Kas. 07, 2011 4:48 pm | |
| Ölüler tarafından kovalanmıştım. Neredeyse beni de kendilerine benzeteceklerdi. Hatırladıkça kusmasına neden olabilirdi bu olay. Bu gün öğrendikeri, duydukarı, gördükleri kaldırılacak gibi değildi. Ölülerin babasının önceki hayatında ki çocuklarının olması, annesinin Athena olması. Kaç kişi yaşıyordu ki böye şeyleri? Şimdi de arkadaşlarından ve kuzenlerinden uzak kamp olarak adlandırılan bir yere gidiyordu. Merak etmemem, çünkü orada bir sürü kuzenim ve kardeşim olduğunu söylemişlerdi. Dalga mı geçıyorlardı? Jared arabayı yavaşlattı ve ormanın içine doğru yürüyerek gireceğimizi söyledi. Bir müddet sonra durdu ve bana baktı. "Hazır mısın?" O an kendimi düşünmüyordum bile. Beni büyüten halam vardı sadece aklımda. Derin bir nefes alip kampa arkama bile bakmadan girdim ve bir kaç saniye duraksayıp arkamı döndüm. Jared'a olan kızgınlığım henüz dinmemişti, fakat onu bir daha görüp göremeyeceğimi bilmiyordum. Bir kaç adım uzağımda duruyordu, ama kampın dışındaydı ve beni ürküten de buydu. Dudaklarımı zorla bir gülümsemeye büktüm ve elimi hafifçe salladım. "Annem'e iyi olduğumu söyle." Dedim. Jared bana gülümsedi ardından arkasını dönüp uzaklaştı. Harika! Şimdi yalnızdım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Etrafıma bakınırken birden karşıma bi kız çıktı. "Selam, ben Jacqueline. Yenisin sanırım, yani seni içeri girerken gördüm." Kafamı salladım. "Kampı gezdirmemi ister misin? Daha sonra da seni kulübene götürürüm. Kimin kızısın?" "Şey, söylediklerine göre Athena." Khione kızı bana kampı gezdirdikten sonra Athena kulübesini gösterip artık burada kalacağımı söyledi. Kulübeye girişte ki baykuşa fazla aldırış etmeden içeri girdim. Duvarlar kitaplıklarla doluydu. Birkaç kişi bana dönüp baksa da pek aldırış etmeden kitaplıkları inceledim. Mitoloji kitapları. Bunlar kesinlikle işime yarayacaktı. Ardından etrafa biraz daha göz attım. Her taraf Parşömenlerle doluydu. Çalışma masaları, kalemler, kitaplar, hatta bilgisayar bile vardı. İnertner var mıdır acaba, diye düşünmeden edemedim. "Sen Nêve olmalısın?" Dedi, bir kız. Şaşırmıştım daha geleli bir saat olmuş olmamıştı ve ismimi biliyorlardı. Ürkmem gerekiyor muydu emin değildim. "Evet. Nerden bildin?" Sorumu sorarken kızın yüzüne baksamda cevabı almadan arkamı döndüm ve etrafa bakınmaya devam ettim. Bu parşömenleri daha önce hiç elime almamıştım. Birini açıp içine baktım, yunanca yazılar yazıyordu. "Biri seni Jac ile dolaşırken görmüş." Dedi gülümseyerek. "Anlaşılan burada haberler çabuk yayılıyor." | |
|