Heroes Of Olympus
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Heroes Of Olympus

Yunanlı ve Romalı melezler karşı karşıya geliyor, güçler çarpışıyor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Ölümü Çağırmak

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Audrey Tourniquet
Poseidon Çocuğu | Kulübe Lideri
Poseidon Çocuğu | Kulübe Lideri
Audrey Tourniquet


Mesaj Sayısı : 43
Drahmi : 31
Kayıt tarihi : 27/10/11

Ölümü Çağırmak Empty
MesajKonu: Ölümü Çağırmak   Ölümü Çağırmak Icon_minitimePaz Kas. 06, 2011 10:15 pm

Solgun beyaz tenine düşen kestane rengindeki saçlarını usulca arkaya iterek, histerik bir kahkaha fırlattı genç melez. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, Londra'ya gidecekken buraya, bu berbat mağaraya neden düştüğünüyse bir türlü anlamıyordu. Sıradışı günler yaşıyordu Audrey, sırça saraylardan, yaratıklarla dolu ve her an ne olacağı belli olmayan bir dünyaya gelmişti. Eskiden pürüzsüz olan bedeninde her maceranın ve dövüşmenin ardından çıkan yaralara artık bakma gereği dahi duymuyordu. O, bir melezdi. Çocukluğunda masallarda okuduğu kahramanların görevleri artık ona düşüyordu. Tek fark, bunları kendi canını kurtarmak için yapıyor oluşuydu. O anda, sefil bir mağarada tek başınaydı ve bu yaptığı akıllara sığmayan bir hareketti. Önemli bir savaşın eşiğindeyken kendisini böylesine bilinmezliğe atması, tehlikeyi ölümüne çağırması, iç açıcı bir durum değildi. Ne yaptığının kendisi de farkında değildi, zira o gece Hermes Kulübesi'nden bir ücret karşılığı aldığı içkiler zihnini bulandırarak üzerinde pek iyi etkiler bırakmıyordu. Hafifçe sendeledikten sonra, gerçekten aklının yerinde olmadığını belirten sözler çıktı ağzından. ''Muhtemelen az sonra karşıma çıkıp beni köşeye kıstıracak olan canavar, çıksana karşıma şimdi ! Poseidon melezi seni bekliyor !'' Histerik kahkahalara boğuldu ardından. Bu hayat, onu o kadar çok sıkmıştı ki.. Üzerine yüklenen sorumluluklardan öte, her an başına bir tehlike geleceği konusu onu yıldırıyordu. O, savaşmak için doğduğunu kabul etmek istemiyordu. İstediği, kahraman olmak bile değildi belki de. Hırslı birisiydi, her şeyi elde etmek ister ve bunun için ne gerekirse yapardı. Fakat, yorgundu artık. Kendisini alkole vurup, tehlikeye atacak birisi olmamasına rağmen, bu gece bambaşka bir kimliğe bürünmüş ve yapmayacağı bir şeyi yapmıştı. Az önce de, tehlikeyi davet etmişti bağıra çağıra. ''Sen aklını mı kaçırdın ! Ne yaptığını sanıyorsun ?'' Arkasından gelen bu bağırışı ilk işittiğinde, sonunun yaklaştığını düşünerek hafifçe irkildi. Arkasına dönmeye çalışırken hafifçe sendeledi, kanında dolaşan alkol onu muhtemelen arkasındaki canavardan önce yenecekti. Fakat, ona kızan kişi bambaşka biriydi. Zeus'un oğlu Andrej, ona kızgınlıkla, aynı zamanda deli görmüş gibi bakıyordu. Ağzını hafifçe araladı konuşmak için, fakat sarhoşluğu yine üstün gelmişti. Bir kahkaha da fırlatarak, belli belirsiz sözler söyledi Audrey. ''Sen de mi ? Bugün herkes ölmek istiyor galiba.'' Ne dediğini idrak edemiyordu, hatta işitmiyordu bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andrej F. Jahovic
Zeus Oğlu | Kulübe Lideri | Kamp Lideri
Zeus Oğlu | Kulübe Lideri | Kamp Lideri
Andrej F. Jahovic


Lakap : Rej.
Mesaj Sayısı : 46
Drahmi : 51
Kayıt tarihi : 26/10/11

Ölümü Çağırmak Empty
MesajKonu: Geri: Ölümü Çağırmak   Ölümü Çağırmak Icon_minitimePtsi Kas. 07, 2011 12:11 pm

Andrej denizlerden hiç haz etmezdi; fakat denizden kat kat nefret ettiği bir yer varsa orası kesinlikle yer altı dünyasıydı. Babasının amcaları ile olan kavgalarından olacak, kendini en çok güvende hissettiği yer gökyüzüydü. Uçaklara, uçmaya ve kanatlı her türlü yaratığa bayılırdı. Uçmaksa onun küçüklükten beri tutkusuydu; fakat daha küçükken planörlük eğitimi alırken, babasının göklerin tanrısı Zeus olduğu konusunda hiç bir bilgisi yoktu. Gerçekleri öğrendiğinde her ne kadar reddetse de bu onun oğlu olduğunun en büyük kanıtlarından biriydi.

Rutubetli ve çürük yumurta kokan sülfür kaplı mağara duvarları arasında ilerlerken, Andrej'in kafansındakiler bunlardı. İğrenç duvarlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırken, sol bacağını sert bir dikite çarpmaktan kurtaramamış, daldığı düşünceler yok oluvermişti. "Lanet olası taş parçası!" diye bağırınmaya başladı; fakat sonra nerede olduğunu hatırlayıp elini ağzına kapattı. Bir süre acısını dindirmek için yumruğunu sıktıktan sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Henüz biraz ilerlemişti ki az ileriden başka bir ses geldiğini fark etti. Medusa'ya yaklaştığını farz ederek durdu ve sesleri dinlemeye başladı; fakat bu ses tanıdık birine, bir meleze aitti. Büyük adımlarla ilerleyip tökezleyen ve aptal aptal etrafa bağıran kıza, Audrey'e baktı. Kamp lideri olduğu için tüm melezleri yakından tanırdı ve bu kızın sarhoş olduğuna emindi. "Sen aklını mı kaçırdın! Ne yaptığını sanıyorsun?" diye çıkıştı iyice yakınına gelince; kızın şaşkın, anlam vermeye çalışan bakışları altında. Kız bir süre durup etrafını inceledikten sonra sarhoşluğun verdiği neşe ile bir kahkaha daha atıp konuşmaya çalıştı. Andrej o an halinin muazzam derecede vahim olduğunu fark etti. "Güzel, şimdi kollamam gereken bir kıç daha oldu."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ölümü Çağırmak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Heroes Of Olympus :: Yeraltı Dünyası :: Medusa'nın Mağarası-
Buraya geçin: