Heroes Of Olympus
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Heroes Of Olympus

Yunanlı ve Romalı melezler karşı karşıya geliyor, güçler çarpışıyor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İlk'in Sonu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Theodulus Conan Aquila
Hephaistos Çocuğu | Kulübe Lideri | Düello Hakemi
Hephaistos Çocuğu | Kulübe Lideri | Düello Hakemi
Theodulus Conan Aquila


Lakap : Conan demeniz yeterli.
Mesaj Sayısı : 47
Drahmi : 57
Kayıt tarihi : 29/10/11

RP Puanı
RP Puanı:
İlk'in Sonu Left_bar_bleue0/0İlk'in Sonu Empty_bar_bleue  (0/0)

İlk'in Sonu Empty
MesajKonu: İlk'in Sonu   İlk'in Sonu Icon_minitimePaz Kas. 06, 2011 9:35 pm

5 yıl önce...

Her şey çok hızlı oluyordu ve buna dur demek istemiyordum. İlk başta karamsar bakışlar attığım Kamp bir anda gözüme yeni evim gibi görünmeye başlamıştı.

Odama yerleştikten sonra salona geçip beni bekleyen kardeşim Cissy ile derin bir sohbete daldık. Önce adımı söyledim, -soyadım çok ilgisini çekmişti- ardından on üç yaşında olduğumu ve 'sıradan' hayatımda neler yaptığımı anlattım. İrlanda doğumlu olduğumu öğrenince "Aksanından anlamalıydım zaten, çoğu kelimeyi yutarak konuşuyorsun." dedi. Ben de onun çok kaba konuştuğunu söyledim ve beş dakika süren bir nutuk çekti. Sonunda bu cümlemi 'acemi'liğime yordu ve zorla özür diletti. Onu sevmiştim sanırım, bir dakikası bir dakikasına uymadığı için eğlenceli günler beni bekliyordu. Kamp'ı gezdirmesini isteyip istemediğimi sordu, ben de melez danışmanının geleceğini söyledim. "Peki o zaman, benim halletmem gereken birkaç şey var, akşam yemeğinde görüşürüz." diyip kulübeden çıktı. Ben de banyoyu uzun uğraşlar sonucu buldum, mutfağı bayağı dağıtarak bir sandviç hazırladım ve o bitince de kardeşlerimin icatlarını incelemeye koyuldum. Bir şeyleri bozacağımdan korkarak bunu da kestim ve sonunda dayanamayıp kendimi dışarı attım. Sanırım melez danışmanı da bunu bekliyordu, anında kulübenin önünde bitti ve "Conan sen misin?" diye sordu. Başımı evet anlamında salladım. "Beklettiğim için özür dilerim, pegasusum yemi konusunda sorun çıkardı da, onunla uğraşıyordum. Benim adım Ange." dedi. Tanıştığıma memnun olduğum yalanını sıktıktan sonra "Ee başlamıyor muyuz?" dedim. Sabırsızlığım karşısında şaşırmışa benziyordu. Ama kendini toparladı ve "Bugün başka bir yeni melez daha gelmiş. Önce gidip onu Apollon kulübesinden almamız gerek, ikinizi birden gezdirmeliyim." dedi. Fark etmez dercesine omzumu silktim ve güneş gibi parlayan kulübeye giderken onun yanında yürüdüm.

Apollon kulübesi gerçekten canlı bir yere benziyordu. İleride burada partiler yapacağını umarak içeriye doya doya baktım. Yeni melez kapıda göründüğünde onun da benim kadar küçük olduğunu fark ederek sevindim. Demek ki kampın en küçüğü olmayacaktım. Çocuk yüz ifadesinden beklenmeyecek kadar kendinden emin bir sesle "Merhaba, ben Iason." dedi. Bana uzattığı eli sıktım ve birlikte melez danışmanımızı izlemeye koyulduk. Şurası tırmanma duvarıydı, bir ara kesinlikle uğramalıymışız, çok eğleneceğimizi garanti ediyordu Ange. Gözlerimi devirerek Iason'a döndüm ve onun da benimle aynı duyguları paylaştığını fark ettim. Yolun geri kalanında dikkatimi çeken iki yer olmuştu: demir ocağı ve kılıç antrenmanlarının yapıldığı arena. Sanırım zamanımın çoğunu burada geçirecektim. Iason ise el işleri alanıyla okçuluk antrenmanlarının yapıldığı arenaya ilgi duymuştu. Artık 'yeter!' diye bağırmak üzereydim ki Ange bıkkın yüzlerimize bakıp "Sanırım yorulmuş ve acıkmış olmalısınız. Sizi yemekhaneye götüreyim, akşam yemeği başlamak üzere. Bu arada yemeğe başlamadan önce babalarınıza adak adamayı unutmayın. Ayrıca..." dedi. Arkasını döndüğü anda Iason'ın kulağına eğildim ve "Yarın saat dokuzda şu tırmanma duvarına gidip ne kadar basit bir yer olduğunu gözlerimizle görmeliyiz." dedim. O da sessiz bir kahkaha atarak bana katıldığını belirtti. Yemekhaneye geldiğimizde Ange bizden ayrıldı ve zorla teşekkür ettirtmeyi de ihmal etmedi. Iason'a bakıp göz kırptım ve "Yarın görüşürüz." dedim. O da aynısını tekrar etti. Ardından bana heyecanla bakan Cissy'nin yanına oturdum. Bir anda yedi kardeşim olmuştu, hepsi de birbirinden güçlü görünüyorlardı. Yemeklerimizle ateşin başında beklerken "Teşekkürler baba, yanı Tanrı Hephaistos. Harika çocukların var, ben de onlar gibi olmak ve sana yakışır bir çocuk olmak için elimden geleni yapacağım." diye düşündüm ve iki bifteğimden birini ateşe attım. Sonra fazla aç olmadığımı fark ederek meyveleri de ateşe attım. Ardından bol kahkahalı bir akşam yemeği geçirdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İlk'in Sonu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Heroes Of Olympus :: Yunan Kampı :: Yemekhane-
Buraya geçin: