Chelsea S. Evans Ares Çocuğu
Lakap : Lakap mı? Saçmalama istersen. Mesaj Sayısı : 11 Drahmi : 11 Kayıt tarihi : 04/11/11
| Konu: Chelsea S. Evans. Paz Kas. 06, 2011 8:47 pm | |
| Kanlar içinde yatan adama bir daha baktı. Hayır, içinden kesinlikle ona yardım etmek geçmiyordu. Ruhunun derinliklerine kadar indi, kilitli sandıklarını açtı. Kesinlikle insanlığa dair bir şey kalmamıştı onda. Duygusuz, ruhsuz, sadece nefes alan bir beden. Mantığın ve intikam arzusunun ele geçirdiği bir bedendi onunki artık. Kardeşine yaşatılanların intikamını alacaktı; yemin etmişti bir kere, dönüşü yoktu artık. Gözlerini kapattı, kardeşinin ölürken söylediklerini düşündü. “Onlardan… Onlardan daha özel olduğumuzu asla kabul etmeyecekler.”. Yerde yatan adama öfkeyle döndü, elindeki hançeri gelişigüzel saplamaya başladı. Her saplamasında daha çok öfkeleniyordu, daha sert saplıyordu. Altında pelteye dönmüş adama baktı. Tiksintiyle geriye çekildi. Nefes nefese bir halde ağaca dayandı. Yaptıklarından pişman değildi aksine bu onu rahatlatmıştı. Kandan kıpkırmızı olmuş kıyafetlerine iğrenerek baktı. “Şimdi gidip o iğrenç kilisenize öldüğünüzü haber verelim, Bay Loussie.” Dedi küfredercesine. "Zavallı peder... Kimin yaptığını bulabildiler mi?" diye sordu en iyi aktrislerden bile başarılı bir tavırla. "Hayır, bulamadılar. Ancak bunu yapan kimse ona da aynısı yapacağım. Babama bunları çektirdikten sonra o pisliğin, en acı ölümleri tatması gerekir." dedi nefretle Adrian. Babasının ölümü onu öfkelendirmişti. Chelsea çocuğun yüzüne dikkatle baktı. En usta ressamın elinden çıkma kusursuz hatlar, pürüzsüz bir ten. İçinde kaybolmamanın adeta imkansız olduğu sert bakışlar, adeta kusursuzdu. "Haklısın, bunu yapan insanlıktan çıkmış olmalı. Oysa ne iyi adamdı, daima iyilik için çalışırdı." dedi üzüntüyle. Rolüne iyi hazırlanmıştı. Tam üç yıl boyunca bugünü bekliyordu, kardeşinin ufak tesellisi kulaklarından hiç silinmemişti. İçindeki kin ve öfke fırtınasını dışarı vurmaya çalışıyordu. Midesi bulanıyor, kulakları uğulduyordu. Düşmemek için Adrian'a tutundu. Vücudunda garip bir dalgalanma oldu. Daha önce hiç yaşamadığı bir his. "İyi misin? İstersen biraz yürüyelim açılırsın." diye teklifte bulundu. Sanki Tanrı onun yanındaydı; planı kusursuz bir şekilde işliyordu. "Sanırım iyi gelir." derken sessizce yürümeye başladılar. Taş zeminden toprak zemine geçmişlerdi. Yıllanmış ağaçların gölgesinde sessizlik yemini etmiş gibi ilerliyorlardı. "Adrian, babanla aran nasıldı? Yani, şey..." dedi hafif utanmış sesle. Adrian derin bir nefes aldıktan sonra sakince konuşmaya başladı. "Nefret ederdim ondan." dedi. Duyduğu söz karşısında şaşkınlıkla döndü. Gözlerini kocaman açarak ona baktı. "Evet, hiç sevmezdim. Peder kimliği ile dolaşırdı ama asıl amacı iktidarda olmaktı. Lanet herif kendi kendine hükümler verirdi. O salaklar da uygulardı." dedi sıradan bir şey anlatıyor gibi. "Diana, inanabiliyor musun! Bundan üç yıl önce bir çocuğu öldürdü hem de kendi elleriyle." dedi. Duyduklarını daha fazla kaldıramıyordu. Kardeşinin intikamını almıştı. Ama içi hâlâ rahat değildi; kendisine bunları çektirenleri cezasız bırakamazdı. Yapması gereken Bayan Loussie'yi, tüm bunların sorumlusunu öldürmekti. Ölüm ona iyilik olur. Daha acı bir şeyler yapmalıydı. Güneş ışıklarının ulaşamadığı açıklıkta durmuştu. Adrian bir sorun olduğunu düşünerek koşarak yanına geldi. "Bir şey mi oldu?" dedi endişeyle. "Özür dilerim." dedikten sonra yüzüne anlamlı anlamlı bakmaya başladı. Dudakları istemsizce Adrian'a yaklaşıyordu. Kendi geri çekmek istedi ama yapamadı; bir şey buna engel oluyordu. Adrian'ın sıcak dudaklarında kendini bulmuş gibiydi. Daha önce hissetmediği kadar iyi ve huzurlu. Kulağına bir şeyler fısıldandı sanki. Yapması gerekeni unutamazdı. Eli yumuşak hareketlerle belindeki hançerine uzandı. Geri çekildi ve "Özür dilerim, gerçekten." dedi yaş dolu gözlerle. Kafası karışmış halde sırıtan Adrian'a sevgiyle baktı. Hançerini kamufle ederek ona sarıldı. İçindeki dürtü onu acımasızlaştırdı. Ani bir hareketle hançeri olağan gücüyle sapladı. Üzerindeki ağırlıktan kurtulmuştu Adrian'ın kollarını çözerken. Zerre pişmanlık duymuyordu. Yaptığı şeyle adeta övünüyordu. Yükünü boşaltmış bir gemi gibiydi. Vazifesini yerine getirmenin verdiği mutluluk ve huzur onu dinginleştirdi. "Seni gören de masum, zavallı bir şey sanırdı. Meğer tam bir canavarmışsın." dedi bir ses hızlıca. Korku ile titremeye başladı. Yavaşça arkasını dönerken silahını tüm gücüyle kavrıyordu. Uzun boylu, kaslı, güçlü bir adam karşısındaydı. "Si-siz kimsiniz?" diye sordu yakalanmanın verdiği öfkeyle. Sözlerinde meydan okuma da vardı. "Sanırım senin bu dünyaya gelmeni sağlayan en büyük yardımcılardan biri." dedi ukala bir sesle. Adam da ona karşılık veriyordu. Sesi hoşnut çıkmıştı. Chelsea'nin anlamayan gözlerle bakmaya devam etmesi adamı hayal kırıklığına uğrattı. "Zeki bir kız olduğunu biliyorum ya da öyle sanıyorum. Umarım şoktan dolayı böylesindir." dedi küçümseyerek. Kibirli tavırlarla konuşmasına devam etti. "Peki, sevgili kızım! İki kişiyi öldürdükten sonra ne yapmayı düşünüyordun?" dedi anlaşılmaz bir sesle. Cevap versin mi bilemedi. "Burası ve birçok yer artık senin için güvenli değil." dedi şefkatle. Şaşkınlığı her geçen saniye artıyordu. "Kardeşin... Aslında o tüm olanları biliyordu. Çok zeki bir çocuktu; kendi başına anlamıştı. Umarım sen de anlarsın ama çabuk olmamız gerek seni kampa götürmeliyim." dedi seri ve sevgi dolu sesle. Kafası iyice karışmıştı artık. "Neler olduğunu anlatmazsanız hiçbir yere gelmiyorum! Hem ne kampı, neler diyorsunuz?" dedi tepki dolu bir sesle. "Ben senin babanım ve çabuk olmazsan yakalanacaksın. Beş dakika içerisinde burada olurlar." dedi ciddiyetle. Kafası karışmıştı. Birden bire ortaya çıkmış bir baba vardı. Nefretle ona baktı eğer gerçek babası ise bunca zaman neredeydi? O yanında olsaydı belki de bunların hiçbir olmayacaktı diye düşündü. Ormandan gelen sesler onu acele ettirdi. Kim olduğunu, nereden geldiğini bilmediği bu adamın yanına koşar adım gidiyordu. Belki de gerçeklerden kaçıyordu, hiçbir fikri yoktu. * Sayfa düzenini düzeltmeye çalıştım ama olmadı. | |
|
Demeter Yönetici | Tanrı/Tanrıça
Lakap : Mevsimler ve Anne Sevgisi Tanrıçası. Mesaj Sayısı : 111 Drahmi : 165 Kayıt tarihi : 21/10/11
RP Puanı RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Chelsea S. Evans. Ptsi Kas. 07, 2011 7:01 am | |
| RP puanınız 80 aramıza hoş geldiniz. | |
|