Yüce Severus Scorpius ScarletScarlet ailesinin en büyük büyücüsü… Dünyanın gördüğü en güçlü büyücülerden biri. Yaşı yüzü aşmıştı muhtemelen. Genç gösterirdi. Aydınlık tarafa her zaman umut vermişti. Karanlık tarafın gücüne pek fazla inanmazdı. Hogwarts’de okumuştu. Binası Gryffindor’du cesur biriydi özellikle de düşmanlarına karşı. Onların insanlar üzerinde korku yaratıp psikolojik olarak kendilerini güçlü gösterdiklerine inanırdı. İki çocuğu vardı, büyük kızı Emma Scarlet ve oğlu Lyon Scarlet. Karısı çoktan ölmüştü. Uzun yıllar önce birlikte geçirdikleri bir kaza sonucu sadece karısı ölmüştü. Her zaman karısının son sözlerine uyarak yaşadı
“ Mutlu ol. “ Sadece iki kelimeydi ama Severus için çok anlamlıydı. İlk büyücülük savaşına katılmıştı. Savaş süresinde bir gece çalışma odasında uyurken katledilmişti. Yirmi Sekiz yılda bir denk gelen 29 Şubat Pazar günü ölmüştü. Öldüğünde Emma 20, Lyon ise 18 yaşındaydı. İkisi de Slyterin binasındaydı. Emma mezun olmuş, Lyon ise okuyordu. Bu olay babalarının dediği gibi insanlar üzerinde korku yaratacaktı. Bu yüzden Emma olayı basına kalp krizi olarak anlattı. O gece olanların hepsi birer aile sırrı olarak kalacaktı. Sonraları annelerini kaybetmelerinin ardından babalarının da ölmesi Emma’yı tamamıyla çökertti. Delirdi ve bahçeli olan bir evde sıradan muggle hayatı yaşamaya başladı. Birkaç yıl sonra genç Lyon evlenmişti. Tüm bu olayların ardından aydınlık tarafın parlak adamının parası sanki eriyordu. Aileyi ayakta tutmak isteyen Genç Lyon’un bu durum ile başa çıkması gerekiyordu.
Aydınlıktan Karanlığa GeçişMaddi anlamda sıkıntılı günler geçiriyorlardı. Lyon geçen süre içersinde küçüklüğündeki sevecen çocuktan farklı bir kişiliğe bürünmüştü. Slyterin olduğu için zaten hırs vb. özelliklere sahipti. Her şeye rağmen şu an içinde para hırsından başka bir şey kalmamıştı. Ailevi güçlerinin sadece babasından gelmediğini herkese göstermek istiyordu. Bu uğurda yapılacak en son şeyi de yapmış oldular. Para için saf değiştirdiler. Karanlık güçlere bilgi sızdırarak para kazanıyorlardı. Lyon’un içinde birazcık insanlık kalmıştı ki en yakın zamanda başka bir şey yapmak istiyordu, dostlarına ihanet etmek sanki onu çürütüyordu. Bu çürüme hem mecaz hem de gerçek anlamdaydı, dış görünüş itibariyle de yaşından büyük gösteriyordu. Artık neredeyse ailenin bir umudu kalmamıştı. Onların tek yaşama amacı servetlerini yitirmemek haline gelmişti.
Geç Gelen Umut
Yüce Severus Scorpius Scartlet’in ölümünün ardından yirmi sekiz yıl geçmişti. Yaşları ilerlemiş olmasına rağmen Bayan Isabel (Lyon’un karısı) doğum için hazırlanıyordu. Aile eski servetine kavuşmuş hatta katlamıştı. Lyon dostlarını para uğruna hiçe saymıştı. Şu anda aynı işin daha az kötü olanını yapıyordu. Sadece karanlık tarafa maddi yardımda bulunuyorlardı. Günlerden 29 Şubat’tı. Bayan Isabel’in doğum sancısı tuttu. Bebeğin doğma zamanı gelmişti. Apar topar hastaneye gittiler. Bu gün ayrıca hüzünlü bir gündü de. Tam yirmi sekiz sene önce. Tam bu gün Yüce Severus Scorpius Scarlet’in öldüğü gündü. O aileyi tüm dünyaya tanıtmış büyük bir adamdı. Tam tarih olması Lyon’u şaşırtmıştı. 29 Şubat Pazar, babası da bu tarihte ölmüştü. O adam ailelerinin umuduydu. Lyon hastane koridorunda beklerken içeriden elinde minicik bir çocuk ile hemşire bayan çıktı. Güler yüzü ile
“ Bir oğlunuz oldu! “ dedi. İşte tam şu anda hikâyemizin kahramanı doğmuştu. Babası o an karar vermişti oğlunun adına
“ Severus Scorpius Scarlet “ Bu çocuk onlar için umut olacaktı. Tüm ailesi (hatta delirip muggle hayatı yaşayan halası bile) onun aileyi tekrar yücelteceğine inanıyordu. Bu oğlanın aile için uğurlu gelmesini diliyordu herkes.
Pek de Yüce Olmayan Severus Scorpius ScarletKendini bildi bileli eğitime tabir tutuldu Severus. Ailesinin zenginliği altında onlara tekrar saygınlığı getirecek kişi etiketi altında sürekli ders gördü. Neredeyse gideceği büyücülük okulu Hogwarts’in birinci sınıf bilgilerini öğrenmişti. O devasa malikânede ailesi ile görüşemiyordu nerdeyse. Taş duvarların içinde kısılıp kalmıştı. Hayatını yaşamak için tek umudu Hogwarts’de iyi arkadaşlar edinmek ve onlarla birlikte eğlenmekti. Severus’un simsiyah dağınık saçları, düzgün bir burnu, masmavi gözleri ve tüm bunları tamamlayan içten bir gülüşü vardı. Tüm bu gülüş evinden ayrılacağı yıl oluşmuştu. Sonunda birkaç arkadaş edinebilecekti.
En sonunda onun için büyük gün geldi. Hogwarts’e gideceği gün. Gereken saatte King’s Cross’a geldiler. Babası artık ona asasını verecekti. Bunun için çok heyecanlıydı Severus. Lüks arabalarından indiler. Birkaç dakika sonra gelecek uşağı beklemeye koyuldular. Severus’un okul için gerekli eşyalarını o getirecekti. Eşyaları bekleyen ailenin sessizliğini baba Lyon böldü. Oğluna dönerek
“ Senin için günün anlamını biliyorum. Tam anlamıyla neyi merak ettiğini de anlıyorum. Yıllardır senden gizlediğimiz asan! “ dedi. Aslında bu asa yıllar önce ölen dedesinin asasıydı. Lyon elindeki valizi açtı ve 29 Cm asanın kutusunu gösterdi. Sessizce Severus’un kulağına
“ Bunu şimdi açarsak mugglelar bize garip garip bakar. Uşak geldikten sonra peron dokuz üç çeyrekte açarsın. “ dedi. Haklıydı. Ucube damgası yemek istemiyordu. En sonunda uşak geldi. Severus ailesi ile vedalaştı. Babasına da asa için ayrıca teşekkür etti. Heyecanı doruktaydı. Hızlıca koşarak peron on ve dokuzun arasındaki bölmeye daldı. Şu anda pek de yüce olmayan Severus Scorpius Scarlet için hayatının macerası başlamıştı.
- Spoiler:
Normalde başka bir rp ile katılacaktım, tüm işlemleri yaptıktan sonra birden bire sitenin göçmesi biraz sinirlerimi bozdu ve daha özensiz olan bunu göndermek zorunda kaldım.