Heroes Of Olympus
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Heroes Of Olympus

Yunanlı ve Romalı melezler karşı karşıya geliyor, güçler çarpışıyor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sarhoştum hatırlamıyorum.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Rafael Luther
I. Kohort | Neptün Çocuğu
I. Kohort | Neptün Çocuğu
Rafael Luther


Lakap : Raf.
Mesaj Sayısı : 92
Drahmi : 42
Kayıt tarihi : 26/10/11

Sarhoştum hatırlamıyorum. Empty
MesajKonu: Sarhoştum hatırlamıyorum.   Sarhoştum hatırlamıyorum. Icon_minitimeC.tesi Ekim 29, 2011 7:45 pm

    Yatağımda, tek başıma gecenin karanlığını ve yıldızların sessizliğini izliyordum. Günün herhangi bir saatinde bundan farklı yapabileceğim pek fazla aktivite olabileceğini pek sanmıyordum. Kamp’a uyum sağlamada güçlük çekmiyor değildim. Hiçbir kardeşimin bulunduğum Kamp’ta olmamasının da bu olayda etkisi oldukça büyüktü tabii. Gerçi birçok kişinin kardeşi daha yanlarında yoktu fakat ‘Üç büyükler’ diye tabir edilen Tanrılar’dan birinin çocuğu olmamın getirdiği bir dezavantaj ise kardeş sayısının en az olduğu kişilerden biri olduğumdu herhalde. Ya da bu sadece benim ürettiğim bir hipotezdi. Doğruluğunu şimdilik kestiremiyordum. Yatağımdan doğruldum. Kirlenmiş ve yıpranmış ellerime göz gezdirdim. Aynada, ruh hâlinden memnun olmadığımı yansıtan yüzüme baktım. Ellerimdeki veya herhangi yerimdeki kirlilikleri kendi üreteceğim su ile kolaylıkla temizleyebilirdim. Bu bir gerçekti fakat canım bugün, iyice temizlenmek istiyordu. Bunu gerçekleştirebileceğim tek yer de hamamdı. Ayağa kalktım. Üstümdeki pek de yıpranmamış olan tişörtüme baktım. İyi durumdaydı. Onu, üstümden çıkarttım. Aynada vücut hatlarıma baktım. Birçok kızı etkileyebilecek fiziksel özelliklere sahiptim. Aslında bir kız arkadaştan çok, bir dost edinebilseydim benim için daha iyi olabilirdi. “Neler saçmalıyorsun Rafael? Kızlar her zaman önemlidir.” diye düşündüm sonra. Az önceki saçma düşüncelerimi kafamdan tamamen attıktan sonra altımdakileri de çıkartıp dolaba yöneldim. Dolaptan uygun bir havlu bulduktan sonra havluyu belime bağlayıp, tekrar aynada kendime baktım. “İyice temizlenmeye hazırım.” dedim kısık sesle. Sonra da bulunduğum birinci kohorttan çıkmak için ayaklarımı harekete geçirdim.

    Yolda gördüğüm birkaç kişiye sahte de olsa gülümsüyordum. Güzel bulduğum kızlara göz kırpmadan da edemiyordum tabii. Kaslarımı sergileyerek, yarı çıplak yürürken yanlarından geçerken bana bakmayan bir kız bile olmamıştı şu ana kadar. Aslında birçoğu umurumda bile değildi belki de. Sadece diğerleri tarafından beğenilmem, hoşuma gidiyordu diyebilirim. Bir an önce işimi halledip çıkmak istiyordum hamamdan. Çok fazla oyalanmak, kişiliğime tersti. Bir yerde biraz bile fazla dursam, çok çabuk sıkılan biriydim. Gerçi çoğu melez böyleydi sanırım. Gözlerimi kapatıp, görmemi engelleysen saçlarımı havalı ve yavaş bir hareketle sol tarafa doğru attım. Hamama iyice yaklaşınca, benim birkaç metre ötemde tanıdık bir kız gördüm. Üstünde kıyafet olduğu hâlde bile vücudunun hatlarından hoşlandığım kız Jolene, üstünde bikinisiyle tüm endamıyla yürüyordu. Yüzümdeki gülümseme iyice yayıldı. Birazcık eğlenmenin hiç kimseye zararı olmazdı öyle değil mi? O’na görünmemeye özen göstermiştim. Beni görürse, planlarım suya düşebilirdi. Hamamın kapısından içeri girdikten sonra adımlarımı hızlandırarak bayanlar hamamının kapısının önüne geldim. Biraz zaman geçmesini bekleyecektim. Yanımda saat olmadığı için zamanın ne kadar geçtiğini anlayamayacaktım fakat tahminlerime göre hareket edebilirdim. İstediğim zaman geçtikten sonra yavaşça kapıyı araladım. Ses çıkartmamam gerekiyordu. Parmak uçlarımda ve düşmemeye gayret ederek ilerledim. Jolene karşımda, arkası dönük bir şekilde duruyordu. Yapabildiğim kadar sessizce ilerledim ve O’na iyice yaklaştıktan sonra birden sarıldım. Kalp atışının hızlandığını ve heyecanının tavan yaptığını hissedebiliyordum. Kafamı omzunun üstüne koyduktan sonra “Bu güzel vücudun sahibi nasılmış bakalım?” diye sordum. Bugün, hiç beklemediğim kadar eğlenceli bitecekti…


En son Rafael Luther tarafından C.tesi Ekim 29, 2011 9:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jolene Juhász
I. Kohort | Mars Çocuğu
I. Kohort | Mars Çocuğu
Jolene Juhász


Lakap : jj, lene
Mesaj Sayısı : 43
Drahmi : 36
Kayıt tarihi : 28/10/11

Sarhoştum hatırlamıyorum. Empty
MesajKonu: Geri: Sarhoştum hatırlamıyorum.   Sarhoştum hatırlamıyorum. Icon_minitimeC.tesi Ekim 29, 2011 9:38 pm

Saat kaçtı, mevsim neydi, kaç yaşındaydım, bilmiyordum. Gece tüm ihtişamıyla kendini sunarken, aciz bir paçavraya dönüşmüştüm. Hayranlıkla izledim nimet olarak nitelendirdiğim yıldızları. Biri bana benziyordu, hemen kayıverdi. Dileğim huzur oldu, gözlerimi kapadığımda midemi saracak sıcak bir huzur. Gerilen kaslarımı esnetmek için uğraşırken duraksadım, sıcak su iyi gelebilirdi. Üstelik muhtemel bir yalnızlıkla harmanlanacak bu banyo, bana asla erişemeyeceğimi düşündüğüm huzuru da vaat edebilirdi. Üzerime geçirdiğim bikinimle nasıl göründüğümü bilmiyordum, umursamadım. Kimseye kendimi beğendirmek istemiyordum. Önemli değildi, önemli değildim. Çabucak bir havlu alıp yürümeye başladım, kendime gelmeliydim, hem de hemen; zira beni depresif bir hâle sokan duygu karmaşası, zihnimi fazla kurcalar olmuştu. Ve istemiyordum işte Güneş kadar parlak sarı saçlar görmeyi yahut nane kokusunu algılamayı. Bütün algılarım körelsin, kendimden dahi soyutlanayım istiyordum yalnızca. Olmayacaktı. Kaybetmek adına doğmuştum ve tüm bahislerin yüz karasının tekiydim. Asla yeterli bir koz olamayacaktım. Kendimi küçümsemekten zevk almam yanlıştı, biliyordum, elimde herhangi bir çare yoktu. Elin neredeydi? Bir keşmekeşe daha kurban gitmemek adına adımlarımı sıklaştırdım. Damarlı mermerlerle çevrili, buharın diğer adı olan hamama geldiğimde tebessüm ettim. Hayatın ne kadar boş ya da anlamsızdı, umurumda değildi. Vücudumu kaynar sularla yakarken dahi zevk alacaktım, biliyordum. Normal biri olduğum günleri özlüyordum.

Birden vücudumda hissettiğim ağırlık beni sarstı. Bedenime sarılan kolların sahibi beni mutlu edecekti, biliyordum. Kokusunu ezberlemiştim, sesini duymadan da kim olduğunu pekâlâ çıkarabilirdim. Başını omzuma koyan çocuğun sesi farklıydı, inkâr edilemeyecek derecede farklıydı hem de. “Bu güzel vücudun sahibi nasılmış bakalım?” Sarhoştu, bunu daha ilk kelimeden anlamıştım. Belki de mayışan bedenim ve heyecanla çarpan kalbimin ironisini kötüye yormalıydım. Sonuçta sarhoştu, yarı çıplak ve yalnızdık. Bu bir daha elimize geçmeyecek bir fırsattı ve değerlendirmemem mümkün değildi. “Yorgunum ve sen de sarhoşsun.” dedim kıkırdayarak. Bir süre bozulmayan sükûneti keskin bir kılıç misali bölerken, kollarını kavradım. “Seni düşünüyordum Rafael, daha doğrusu bizi.” Kısmen yalan, kısmen doğruydu. Çocuğun kaslı kolunu okşarken, ciddi bir tavırla sordum. “İkimiz de aşka inanmıyoruz, değil mi?” Cevap vermesine gerek yoktu. Çocuğun kokusunu gizlemeden içime çekerken, mutlu olduğumu fark ettim. Bütün ihtiyaçlarımı karşılıyordu: Heyecan, tutku, hırs. Bu geceye bir şans verecektim. “Belki de bu gece birbirimizi biraz daha iyi tanımalıyız.” dedim çocuğun ellerini vücudumda sabitlerken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rafael Luther
I. Kohort | Neptün Çocuğu
I. Kohort | Neptün Çocuğu
Rafael Luther


Lakap : Raf.
Mesaj Sayısı : 92
Drahmi : 42
Kayıt tarihi : 26/10/11

Sarhoştum hatırlamıyorum. Empty
MesajKonu: Geri: Sarhoştum hatırlamıyorum.   Sarhoştum hatırlamıyorum. Icon_minitimePaz Ekim 30, 2011 1:51 pm

    Sarhoş mu? Evet, sarhoştum ama bu sarhoşluk, herhangi bir alkolün getirdiği sarhoşluk falan değildi. Mutluluktan sarhoştum. Uzun zaman sonra ilk defa böyle şeyler hissediyordum. Kollarımın arasındaki muhteşem kişilik, bunları hissetmemi sağlıyordu. Ellerimin bir daha hiç açılmamasını istedim. Birbirlerine kenetlensinler ve sonsuza dek böyle kalsınlar. Sadece kokusunu içine çekmek bile beni Cennet’in kapılarından içeri davet etmeye yeter de artıyordu. Belki de Cennet’ten daha güzeldi şu anki hisler, koku ve temas. Önümde duran, beni benden alan güzellik benim için gönderilmişti belki de. Her saniyeyi değerlendirmeye çalışıyordum. Ciğerlerimi dolduracak kadar kokusunu içime çekiyordum. “Seni düşünüyordum Rafael, daha doğrusu bizi.” “Bizi mi? Mutluluğum, bana oyun oynayarak olmayan şeyleri mi kulağıma fısıldıyordu yoksa gerçek miydi, tüm bu söylenediklerin?” Jolene’i Kamp’ta ilk gördüğüm andan beri içimde O’na karşı biriken özlemim, eskisinden çokça fazlaydı. Narin parmaklarını kollarımda hissettim. “İkimiz de aşka inanmıyoruz, değil mi?” Aşk… Birçok kişi tarafından karşındaki için her şeyini verebilecek olma durumu diye tanımlanır herhalde fakat aşk, benim açımdan milyonda bir görülen bir şey olmalıydı. İki doğru insanın, aynı kare içinde buluşması ne kadar da olasılıksız bir durum gibi duruyor benim için. “Belki de bu gece birbirimizi biraz daha iyi tanımalıyız.” “Seni çok yakından tanımayı tüm benliğimle istiyorum, bundan emin olabilirsin.” Kollarıyla kollarımı hâlâ tutuyordu. O da bedenlerimizin birbirinden ayrılmasını istemiyor olabilirdi. Buna, şimdilik ben de izin veremezdim.

    Omzuna bir buse kondurduktan sonra kolundan tutup, O’nu kendime çevirdim. Her organı gibi özenle yaratılmış olan yüzüne baktım. Ellerimle belini kavradıktan sonra burunlarımızı birbiri ile birleştirip gözlerinin içine baktım. Şu anki durumundan hiçbir mutsuzluğu varmış gibi bakmıyordu. Aksine, mutlu görünüyordu. Gözlerimi kapatıp olabildiğinde kısık sesle “Çok güzelsin.” dedikten sonra O’nu öpmeye başladım. Dudaklarını dudaklarımda hissetmemin verdiği haz, Dünya’daki tüm sorunlardan kurtulmuşum gibi bir his uyandırıyordu bedenimin her dokusunda. Bir süre daha öpüştükten sonra dudaklarımı onunkilerden çektim. Bütün gecenin burada öpüşerek geçmesini istemiyordum. İki elimle belinden ve bacaklarından sıkıca kavradıktan sonra O’nu kucağıma aldım. Bu şekilde, gelin ve damadı andırabilirdik; üstümüzde herhangi bir kıyafet olsaydı. Şu an sadece kollarımdaki kişiyi arzuluyordum. Başka hiçbir şey önemli değildi. Evrende sadece ikimiz vardık. Diğerlerinin kokusu, sesi kaybolmuştu. İkimizin hızlıca atan kalbinin sesiydi, duymak istediğim tek ses. Biraz yürüdükten sonra vücudumuzdan akıp giden suların altında, O’nu kucağımdan indirdim. Neptün’ün çocuğu olmasaydım şu an ıslanmıştık fakat hiçbir yerimiz ıslanmamıştı. Suyun altında kendimi daha iyi hissettiğim için gelmiştim buraya. Jolene’in sırtını duvara dayadıktan sonra tekrar O’nu öpmeye başladım. Mutluluktan ölebilirdim. “Üstündekilerden rahatsız olmadın mı hâlâ?” diyerek elimi bikinisinin kopçasına elimi attım. Dudaklarımı dudağından ayırmadan çözdüm onu. Bu şekilde daha da karşı konulamaz bir hâl alıyordu. Göğüslerimizi iyice birleştirdikten sonra ellerimi tekrar beline attım. Belinden aşağı doğru inerken parmaklarını vücudunun her yerinde gezdirmeye özen gösteriyordum. Hiçbir yerini atlamak istemiyordum. Bacaklarına kadar indikten sonra iki bacağından da tutup, havaya kaldırdım. İki bacağını da belime doladıktan sonra dudaklarımı aşağı doğru indirmeye başladım. Boynunu da geçtikten sonra göğüslerine varmıştım. Bayılmamak için kendimi zor zapt ediyordum. Bundan önce birkaç kişiyle bunları yaşamış olabilirim fakat şu an karşımdaki benim için gerçekten önemliydi ve bunu O’na hissettirmek istiyordum. Belki de hayatımın en özel ve güzel dakikaları burada geçecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jolene Juhász
I. Kohort | Mars Çocuğu
I. Kohort | Mars Çocuğu
Jolene Juhász


Lakap : jj, lene
Mesaj Sayısı : 43
Drahmi : 36
Kayıt tarihi : 28/10/11

Sarhoştum hatırlamıyorum. Empty
MesajKonu: Geri: Sarhoştum hatırlamıyorum.   Sarhoştum hatırlamıyorum. Icon_minitimeÇarş. Kas. 02, 2011 4:38 pm

Tehlike, varlığını sezebildiğim yegâne şeydi. Damarlarımda adeta yenilenen bu hissi öylece kabullenemiyordum. Bir erkeğin tek sözcüğüne hapsolmayı yahut kokusunu sahiplenmeyi normal bir şeymiş gibi algılayamazdım. Burunlarımız birbirimizin kokularını ezberlerken, asla sahip olamayacağım şeyleri duyumsuyordum. Genç adamın parmakları tenimin her noktasını yakıyordu. Onun sadistliğine karşı mazoşist bir tavır sergilemekten başka çarem yokmuş gibi hissediyordum. Kendimi zamana bırakacak kadar güven dolu değildim; fakat boynumdaki ılık nefes ve kulağımda yankılanan fısıltılar her şeyi değiştiriyordu. “Bizi mi? Mutluluğum, bana oyun oynayarak olmayan şeyleri mi kulağıma fısıldıyordu yoksa gerçek miydi, tüm bu söylediklerin?” Yalandı, gerçekti. Önemli bir şey mi kalmıştı sanki! Onaylarcasına başımı salladım ve kıkırdadım. Kaslarım her ne kadar gergin olsalar da bir kuş kadar hafif hissediyordum. Rafael, tüm güzel hisleri mideme boca ederken duraksadım, her şeyin bu kadar mükemmel gitmesi olağan mıydı?

Omzumda hissettiğim öpücük ile ürperirken, beni kendine çevirdi. Suratıma o kadar etkileyici baktı ki, titreyen ellerimi fark etmemesini umdum. Belimi kavrayan elleri mi daha güzeldi, gözleri mi yoksa burnumu mest eden burnu mu? Gözlerimin parladığını tahmin etmek zor olmasa gerekti. “Çok güzelsin.” Ve o cümle, hayatımın sonuna kadar güzel olduğuma inandıracaktı beni. Görevim, dudaklarımla lekelenen dudaklarında bıraktığım, zifti andıran kara lekeleri temizlemekti artık. Dudaklarındaki tüm kötülüğü yutmak istercesine, büyük bir hazla öptüm onu. Herkesin, her şeyin soyutlaştığı nadide anlardandı bu, uğruna ölünecek bir andı. Bir süre sonra beni kucağına almasına izin verdim. Vücudumuzdan akan suların altında indirdi beni; ıslanmıyorduk. Sırtım buz gibi mermerle temas edince ürperdim; fakat tekrar hissettiğim dudaklar, tüm buzulları eritmişti sanki. Muzip cümlesiyle birlikte bikinimi çıkarırken, kalp atışlarımı duymamak imkânsızlaşmıştı. Birleşen göğüslerimiz, belimi ateşe veren elleri… Bacaklarımdayken duraksadı, beni havaya kaldırıp bacaklarımı beline doladı. Tıpkı bir kukla gibiydim: Beni yönetmesine izin veriyordum. Boynumu kül eden dudakları, vücuduma yetmez olmuştu. Geçtiği her yeri tekrar tekrar yakmasını istiyordum. Göğüslerimdeyken nefesimi tuttum, kelimelerin kifayetsiz kaldığı andı bu. Ellerimle çocuğun kirli sakallarını tararken, inlemelerimin arasından tek kelime terk etti ağzımı. “Rafael.” Aklımda ne tereddüt kalmıştı ne de başkası. Genç adamın beni büyüleyip tüm dünyamı siyaha boyayışını soluksuzca izliyor, tüm kaygılarımı kayıtsızca çöpe atıyordum. Havlusunu çözerken, ilk cinsel birlikteliğime alışmaya çalışıyordum. Rafael, altımı çıkarırken her şeyin aceleye geldiğini fark ettim. Belki de bu en iyisiydi, ne de olsa düşüncelerim pek de hızlı sayılmazdı. Arkamı döndüm ve vücutlarımızı tekleştirdim. Acı ve heyecanın getirisi olan yüksek sesli iniltiye engel olamamıştım. Bir ileri bir geri hareket ederken, sağ elimin tırnaklarını çocuğun beline batırıyor, sol elimleyse başını kavrıyor ve dudaklarımı çehresinde gezdiriyordum. Sürekli değişen hızla birlikte yorulmaya başlayan bedenimi zorluyordum. Vücudumdan süzülen terler eşliğinde mırıldandım. “Evet!” Şöyle bir düşününce bekâretimi Rafael Luther ile kaybetmek pek de kötü sayılmazdı. Aksine muazzamdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sarhoştum hatırlamıyorum.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Heroes Of Olympus :: Roma Kampı :: Hamam :: Bayanlar Hamamı-
Buraya geçin: